11 Haziran 2017 Pazar

Laf Taşıyan Cennete Giremez

LAF TAŞIYAN, ARABOZAN, DEDİKODU VE GIYBET YAPAN CENNETE GİREMEZ.
MÜSLÜMANA KÖTÜ ZAN VE BAŞKASININ ÖZELİNİ ARAŞTIRMAK HARAMDIR.
BİZE LAF GETİRENE KARŞI NE YAPMALIYIZ ? (MUTLAKA OKUYALIM, 5DK MIZI ALIR OKUMASI, PAYLAŞALIM)
Koğuculuk (laf taşımak) Büyük Bir Fitne Ve Bozgunculuktur
Ara bozmak maksadıyla insanların sözlerini birbiri­ne taşımaktır. Koğuculuk demek, açıklanması hoş görülme­yen şeyi açıklamaktır. Koğuculuğun genel anlamı, bir sırrı açıklamak ve örtülü kalması istenen şeyin yüzünden perde­yi kaldırmaktır. Eğer koğuculuk yaptığı şey, o kişide bir ek­siklik ve kusur ise, o zaman koğuculuk yanında bir de gıy­bet etmiş olur. Koğuculuk (nemime) yapana "nemmam" adı verilir.
Dinimizin üzerinde önemle durduğu sıfatlardan biri de laf getirip götürme huyudur. Bu rezil huy, fertler arasın­daki münasebetleri bozarak toplumun huzuruna tesir etti­ğinden ve içtimai bütünlüğü yaraladığı için şiddetle yasak­lanmıştır.
Bazı günahlar sadece günahı işleyene zarar vermektedir. Bazı günahlar da vardır ki bütün toplumu etkilemekte ve top­lumun düzenini bozmaktadır. İşte gıybet (arkadan konuşmak) ve koğuculuk (laf taşımak) gibi hastalıklar bu türdendir. Koğucunun yaptığı tahribatı (zarar ve bozgunculuğu) şeytan bile yapamaz. Koğucunun fitnesi şeytanın fitnesinden daha tehlikeli ve korkunçtur. Çünkü şeytan insana gizli bir vesvese verir. Allah'ın adını zikreder bu vesveseden kurtulursun. Fa­kat koğucu öyle değil karşına çıkar seninle konuşur ve konuş­tuklarına birtakım ilaveler de yaparak gidip onları anlatır. Ko­ğucunun şerri o kadar büyüktür ki bazen insanların birbirle­rini öldürmelerine bile yol açmaktadır.
Hammad b. Seleme'den şöyle anlatıldı:
Adamın biri, köle almaya gider. Bir kölenin fiyatını çok ucuz bulur. Sebebini sorar. Sahibi der ki:
" Bu köle koğucudur, onun için ucuzdur." Alan kimse, bu ayıbı önemsemez, köleyi alır, eve gelir. Köle yeni efendi­sinin yanında bir süre kaldıktan sonra, adamın hanımına gi­der; şöyle der:
" Sen kocana bu kadar hizmet ediyorsun, ama kocan se­ni sevmiyor. Seni bırakıp başkası ile evlenmek istiyor. Seni sevmesini, üzerine titremesini ister misin?" Kadın:
" Elbette isterim" der. Köle:
" Ben büyücüyüm. Kocan uyuduğu zaman bir ustura al. Sakalının alt kısmından bir kaç kıl kes, bana getir büyü ya­payım, seni sevsin." der. Zavallı kadın buna inanır. Köle he­men kadının kocasına gider; şöyle der:
" Efendim, karın seni aldatıyor. Seni öldürüp başkasına gidecek; istersen uyur gibi yap; bunu gözünle gör."
Adam uyur gibi yapar. Köle koşar, kadına haber verir. Kadın birkaç tane kıl almak için ustura ile adama doğru yaklaşınca, adam gerçekten karısının kendisini öldürmek istediğini zannederek hemen kalkıp usturayı elinden alarak kadının boğazım keser. Köle hemen kalkar kadının akraba­larına haber verir. Onlar da gelip kadının kocasını öldürür­ler. Bu sefer köle koşar erkeğin yakınlarına haber verir... Böylece bir aile ve iki kabileyi mahveder.
Nemmam (laf taşıyan, arabozan) Cennete Giremez
Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
Sizin en şerlilerinizi (zararlı, tehlikeli, kötü olan) size haber vereyim mi?" Ashabı Kiram:
" Evet, ya Resulullah" dediler. Resul-i Ekrem(s.a.v) şöy­le buyurdu:
" Onlar ki koğuculuk (laf taşırlar) yaparlar, dostların arasını bozarlar, tertemiz insanlarda ayıplar arar ve yakıştırmalar (iftiralar atar) yaparlar."1
Nuh aleyhisselamm karısı, iftira atıp Nuh aleyhisselamın mecnun (deli) olduğu iftirasını yayıyordu. Lut aleyhisselamm karısı da, gelen misafirleri kavmine haber veriyordu. Bu çirkin hareketlerinden dolayı Allah u Teala da elim azabı ile onları helak etti. Lut aleyhisselamın ümmeti livata yapıyordu yani erkek erkeğe ilişkiye giriyorlardı. Eğer lut aleyhisselama gelen misafir yakışıklı mı değil mi diye bu rezil işi yapanlara haber veriyordu.
Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu:
" Koğuculuk yapan cennete giremez"[2]
Yine Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
"Kattat kimse cennete giremez."[3]
CENNETE GİREMEYECEKLER
Başka bir rivayete göre; Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle bu­yurdu:
" Allahu Teala, cenneti yarattıktan sonra, ona konuş em­rini verdi.
Cennet şöyle konuştu: * Bana gelen, saadeti bulur." Bunun üzerine Allahu Teala, şöyle buyurdu: " İzzet ve celalime yemin ederim ki, şu sekiz kişi, sende mekan tutamayacaktır:
1- İçkiye devam eden
2- Zina yapmaya devam eden
3- Koğuculuk eden,
4- Deyyus olan, (Eşini kıskanmayan)
5- İş başına geçip, halka zulümle ağalık yapan,
6- Kadına yapılan cinsi fiilden kendine de yapılan erkek (eşcinsel erkek) ya da kendini karıya benzeten erkek,
7- Sılay-ı rahmi kesen (akrabayla bağı kesen)
8- Şunu şunu yapacağını Allah adına and içerek (yemin ederek) söyleyip vaad eden ve bu vaadini yerine getirmeyen."[4]
NOT: Tövbe eden sanki o günahı işlememiş gibidir.
Diğer bir rivayete göre; Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyur­du:
" Kim ki, haksız yere bir sözü, bir müslümanı lekelendir­mek için yayarsa, Allahu Teala onu kıyamet gününde ateşle lekelendirir."[5]
Yine Resul-i Ekrem(s.a.v) buyurdu ki:
" Söz taşımak ve kin cehennemdir. Aynı zamanda bunların ikisi de bir müslümanda bulunmaz."[6]
BİZE BAŞKASININ LAFINI TAŞIYANA KARŞI NE YAPMALIYIZ
Nemimenin (laf taşımak, ara bozmak) tedavi yolları, gıybetin tedavisinde anlatı­lan çarelerdir: Koğucu, sana gelse, "falan kimse sana şöyle şöyle yaptı; şöyle şöyle dedi" derse, bu durumda sana altı şey yapmak düşer:
 1- Onun sözüne inanmamalısın. Çünkü koğucu, ittifakla fasıktır (büyük günahkar) ve şahitliği makbul sayılmaz. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurdu:" Ey iman edenler, eğer fasıkın biri size bir ha­ber getirirse onu inceleyin. Yoksa bilmeyerek bir kavme fenalık edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."[7] Yani bir fasık size bir haber getirirse, durumunu inceleyin. Acele etmeyin, yanlışlıkla bir kavme sataşmayasınız.
2- Koğucuyu çirkin olan o işinden vazgeçirmeli ve nasihat etmelisin. Çünkü bir münkeri (kötülüğü) engellemek vaciptir(gereklidir). Nemime ise münkerlerin büyüklerindendir. Nitekim Allahu Teala şöy­le buyurdu:" Sizler, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmet­siniz. İyiliği emreder, kötülükten de nehyedersiniz ve Allah'a inanırsınız.[8]
3- Tevbe etmediği takdirde koğucuya Allah için buğzetmelisin. Çünkü o kimse, asidir. Asiye buğzetmek ise vaciptir.
4- Aleyhinde konuştuğu için senin yanında bulunmayan durumunu bilmediğin kimseye kötü zan beslememelisin.
Çünkü müslüman bir kimseye kötü zan beslemek haramdır.
Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
" Zannın çoğundan sakınınız, muhakkak zannın bir kısmı günahtır."[9]
5- Koğucunun o sözünü araştırma cihetine gidip casusluk etmemelisin. Onun sözü, doğru mu, değil mi? Bu yolda bir araştırma yapmamalısın.
Çünkü, Allahu Teala buyurdu ki:
"Sakın tecessüs etmeyiniz"
Yani, kardeşinizin gizli yanını araştırmayınız.
6- Koğucuyu menettiğin nemmamlığı kendin yapmamalı­sın. Yani sen de, sana getirdiği bir haberi başkasına anlatmak­la, aynı duruma düşmemelisin. Böyle yapmak da, koğuculuktur.
Seleften birisi bir arkadaşını ziyarete gider. Sohbet esnasın­da bir dostu hakkında dedikodu yapar ve onu çekiştirir. Bu­nun üzerine ziyaret olunan zatın canı sıkılır ve şöyle der:
Bu ziyaretinle bana yük oldun. Bana üç eziyet getirdin:
1- Sevdiğim kardeşime beni düşman ettin.
2- Huzurumu kaçırdın ve kalbimi bu işlerle meşgul ettin.
3- Seni, emin, güvenilir bir insan biliyordum. Onu da sarstın.
Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
" Benim katımda en sevimliniz, ahlakça en güzel olan ve çevresi ndekilerle en güzel geçinenİzdir ki, onlar herkesi sever ve herkes te onları sever. Benim katımda en sevimsizleriniz ise koğuculuk yapan, dostların arasını açan ve temiz kimselerde kusur arayanlardır."[10]
Rivayet ediliyor ki, Ömer b. Abdulaziz'e bir adam gelerek: "Senin hakkında falan kimse şöyle dedi" der. Bunun üze­rine Ömer b. Abdulaziz şöyle dedi:
"İstersen bunu tahkik edelim. Eğer yalancı çıkarsan şu ayetin hükmü altına girersin; "Eğer bir fasık, size bir haber ge­tirirse inceleyin."[11] Eğer duyduğun doğru çıkarsa, şu ayetin hükmü altına girersin. "Halkla çok alay eder ve haber gezdir­mek suretiyle çokça koğuculuk yapar.[103]
Her iki halde de mesulsün. Eğer istersen, tetkik etmeden seni affedelim de bu iş böyle kalsın!"
Adam şöyle dedi:
"Beni affet, ya emir el müminin' Bir daha böyle bir şey yapmayacağım"'
Kendisine dedikodu ulaşan kimseye düşen, onu tasdik et­memek, aleyhinde konuştuğu söylenen kimseye karşı kötü zanda bulunmamak, söyleneni araştırmaya kalkmamak, laf getireni ayıplayıp, bunu bir daha yapmamasını söylemek, eğer vazgeçmezse ona öfkelenmek ve nemmamın söylediğini yaymaya kalkışmamaktır. Aksi takdirde kendisi de nemmam olur.
Hasan Basri diyor ki:
"Bir başkasının sözünü sana ulaştıran; senin sözünü de bir başkasına ulaştırır. Yani koğucu yüz verilecek insan değildir. Ona hiçbir surette güvenilmez. Ona nasıl nefret duyulmasın ki, yalandan, gıybetten, iftiradan, hainlikten, karıştırmaktan, çekememezlikten, hile ile insanların arasını bozmaktan hiçbir vakit kurtulamaz. Koğucu, Allah u Teala'nın birleştirmek istediğini (Müslümanlar arasını) ayırmak için uğraşan ve yeryüzünde bozgunculuk ya­pan kimsedir. Nitekim Allah u Teala şöyle buyurmuştur:
"Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve haksızlıkta bulunanların aleyhinedir. İşte can yakıcı azab bunlaradır."[12]
Eğer kardeşiniz hakkındaki hüsnü zannımızın süi zanna, sevgimizin nefrete ve dostluğumuzun düşmanlığa dönüşmesini istemiyorsak koğucuyu konuşturmamalıyız.
İbni Mesud (r.a) anlatıyor: Resul-i Ekrem(s.a.v) buyurdu ki:" Bana kimse ashabımın birinden ( canımı sıkacak ) bir şey getirmesin. Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiçbir şey olmadığı halde çıkmak istiyorum."[13] Hadiste Resul-i Ekrem(s.a.v), Ashabından herhangi biri hakkında hoşuna gitmeyecek bir söz, bir davranış veya kötü bir sıfatın kendisine ulaştırılması­nı, ashabı hakkındaki hüsnü zannını rencide edecek bir şikâyetin olmamasını istemektedir.
Lokman Hekim oğluna dedi ki:
" Senin arkadaşların o kimseler olsun ki, sen onlardan on­lar da senden ayrıldıkları zaman, ne sen onların aleyhine, ne de onlar senin aleyhinde konuşsunlar."
Dilimin ve nefs-i emmarenin şerrinden Allahu Tealaya sı­ğınırım.
Velhamdu lillahi rabbil alemin. Yazımızı beğenip paylaşalım ki başkalarının da okuyup amel etmesine vesile olabiliriz. Okuyan yoruma nokta bıraksın ki sayfamızın erişimi yükselsin. Düşük olursa paylaşımlarımız daha az kişiye ulaştırılır.
[1] Ahmed
[2] Buhari ve Müslim
[3] Buhari ve Müslim
[4] Nesai, Ahmed
[5] İbn-i Ebi Dünya
[6] Et-Tergib ve't-Terhib, 3/498, Taberani
[7] Hücurat:6
[8] Al-iİmran:
[9] Hücurat:12
[10] Taberani, Bezzar
[11] Hücurat:6
[12] Kalem:
[13] Şura:42
[14] Tirmizi, Ebu Davud
*******
Adamın biri Hasan-ı Basri hazretlerine gelir. ´Biliyor musunuz der, filanca sizin hakkınızda olmayacak şeyler söylüyor
- Nerden biliyorsun
- Kulaklarımla duydum.
- Nerede
- Fitnecinin evinde
- Orada ne arıyordun
- Ziyafete gitmiştim.
- Peki neler ikram etti
- Çorba, börek, pilav, tatlı, dolmalar, köfteler, meyveler, şerbetler... Bir sürü şeyler işte.
Bütün bunları içinde tutuyorsun da o üç beş kelimeyi niye tutamıyorsun da niye laf taşıyorsun.

Sana başkasının lafını getiren senin lafını da başkasına götürmez mi? Gıybet etmek ve gıybet edilen lafı taşımak haramdır. İftira hepsinden büyük günahtır. Çünkü iftirada yalanda vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder